Temiz toplum mu dediniz ?...
/Ahmet Palaz/
Türkiye de yaşanan politik kavgalar, yolsuzluklar ve hukuk
dışı uygulamalar, Hollanda’da yaşayan Türkiye ile kuvvetli bağları bulunan
azınlık konumundaki toplumumuz arasında da oldukca tartışılan bir durum.
Tüm bu olayların artık burada da toplumun herkesiminde açıkca
tartışılıyor olması kanımca olayın
pozitif yönüdür. Tartışmalar yaklaşan seçimlerinde getirdiği heyecanla daha
da hararetlenmiştir.
Tartışmaların Hollanda ayağında gündeme gelen bazı iddalar söz
konusudur. Bunlardan biri de sosyal medya da ortaya atılan iddalar, suçlamalarla
ilgilidir.
İddalar arasında Diyanet Vakfı , AkParti, Cemaat , bazı
gazeteler ve gazetecilerin sık sık tartışmaların hedefi olması durumudur.
Bu iddalarda dikkat çeken önemli konu, Hollanda daki gazetecilerin ve bazı kuruluşlarımızın AK Parti ya da Cemaat tarafından gizlice desteklendiği iddalarıdır.
Bu iddalarda dikkat çeken önemli konu, Hollanda daki gazetecilerin ve bazı kuruluşlarımızın AK Parti ya da Cemaat tarafından gizlice desteklendiği iddalarıdır.
İddalar ya da suçlamalar oldukça ağırdır. Ne var ki
iddalarla ilgili belge bulmak da pek öyle kolay değildir. Çoğunun taraflı olduğu
açık olan bu suçlamaların dayanaksız olması yanı sıra, bunların sadece bazı
kesimlerin önünü kesme amacı olduğu dikkatli okur tarafından kolayca görülmektedir.
Yaşanan olayların paralelinde bazı iddaları belgelemek zordur ancak, bu durum iddaların gerçek
olmadığı anlamına da gelmez.
İddalara karşı yanıtlarda ise bazılarının neden bu tür soru
işaretleriyle ilgilenildiği sorulmaktadır.
Kanımca soru işaretleriyle uğraşmak, bu işi toplumdaki yanlışları kimilerinin kendilerine görev
edinmeleri ya da gazetecilik gibi bir
mesleği icra etmeleri nedeniyledir ki gazeteciler açısından elzem bir durumdur.
Soru sormayan, sorgulamayan bir toplumun kullanılmaya mahkum
bir kitle olduğu bilinir.
Yaşanan olayları
sadece bazı kesimleri toplum önünde
rezil etmek olarak görmemek gerekir.
Hangi kesimden, görüşten olursa olsun yanlışları söylemek
gerekirse araştırıp bunları açıklamak ayrıca önemli bir vatandaşlık /insanlık görevidir
de.
Doğaldır ki bunun için dürüstlük ve cesaret gerekmektedir.
Bu iş öncelikle tarafsız olduklarını idda eden gazetecilerin işidir.
Yanlışları kişinin kendini ait gördüğü herhangi bir
gruba zarar gelmesin diye örtmesi ya da susması, yanlışlara ortak olmanın yanı
sıra, ait olduğu topluma da en büyük zararı verir.
Bu durumda gazeteci sıfatıyla çalışanlara
büyük görev düşmektedir.
Hollanda da gazetecilik yapan kesimin en büyük eksikliği ise
bana göre araştırmacı olmamaları, kulaktan dolma söylemleri aktarmalarıdır ki
bu da gazetecilik felan değildir.
Konunun en önemli kısmı ise dürüst ve temiz toplum lafını
ağzından düşürmeyenlerin kendi kuruluşlarında yanlışlara ses çıkarmamasıdır.
Yanlışlar birgün mutlaka o kesime geri döner ve gerçekler
ortaya çıktığında sadece o kesim değil Hollanda da yaşayan tüm toplumumuz adına
zaten zor olan konumunu daha da zor duruma sokar.
Kısaca yanlışları gizlemek, içinde azınlık olarak yaşadığımız
Hollanda toplumunda çeşitli sorunlarla boğuşan bizleri daha da zor duruma
sokacakdır. Bu nedendir ki, tüm kuruluşlarımızın kendi içlerinde yanlışlarına ‘bir
dakika!..demeleri gerekmektedir.
Temiz bir toplum yaratmanın en kısa yolu, kişinin önce
kendine ardından kendini ait gördüğü
gruba ve de toplumumuzun tümüne karşı
dürüst ve adil olması, varsa yanlşları dile getirmesi gereğinde yatar.
Yorumlar
Yorum Gönder
REACTIES