misafir
















Kömürlüğün bir köşesinde buldum onu.
Dışarıda sabahtan beri kesilmeyen sert bir rüzgarla birlikte arada seyrek seyrek yağan, aptal ıslatan.türünden bir yağmur.
Belli ki nerden estiği belli olmayan sert rüzgar'a karşı epey mücadele etmiş ama oldukca yorgun düşmüştü.
Islak kanatlarını kurutup soluklanmak için kömürlüğün eşiğinde mola vermek niyetindeydi ancak, derin derin soluklanırken birden üzerine küçük bir örümcek inmiş, onu ağlarıyla örmüştü.

Bu da yetmezmiş gibi bir de gözlükle bile zor görülen minik yeşilimsi sinekler de tüylü ayaklarına, kanatlarına yapışmış, kurtulmak için çırpınırlarken ona dayanılmaz acılar veriyor olmalıydı.

Küçük örümcek hızla ağ örmekle meşguldu.Yakından baktığımda sesini duyar gibiydim. Sanki 'yardım et' der gibiydi.
Ona zarar vermeyecek şekilde yumuşak dokunuşlarla örümceği kovup ağları çözdüm. Bu iş sandığımdan daha uzun sürdü.
Ağların aralarından sinekcikler, adını bilmediğim minimini böcekler çıkıyordu.

İşin en zor yanı kanatları temizlemek oldu.
Kadife yumuşaklığı veren o narin kanatları yaralamadan örümcek ağlarının hepsini bir güzel temizleyip onu yavaşca avcuma aldım.
Vucudumu siper ederek, bahçede durmadan yağan yağmur ve sert rüzgardan koruyarak içeri alıp odama getirdim.
Bir süre izledim. Ayakta zor duruyordu.
İkide bir de kalkmak istiyor ancak hemen yan düşüyordu.
Nefes alış verişlerini duyar gibiydim.
Çok yaşamaz diye düşünüyordum ama bir süre sonra bir kaç hamle yapıp ayağa kalktı.
Kanatları kurumuş olmalı dedim içimden.
Biraz dinlenmiş görünüyordu.
O'nu çalışma masamda bilgisayarın yanına koydum.

Aradan satler geçti evet,evet, yaşıyor!, hala ayakta.
Şimdi yanımda ve sanki bana; 
'- sabaha çıkarsam beni bahçeye çıkarırsın değil mi?- ' der gibi bakıyor.

Birlikte sabah'a çıkmayı bekliyoruz.

fotografları büyük görmek için üzerine tıklayın



Yorumlar

Popüler Yayınlar