EBRU UMAR ve 'NEDERTURKEN'
EBRU UMAR attığı
hakaret dolu müstehcen Erdoğan twitleri ardından bu defa da Hollandalı
Türklere hitaben ‘Nedertürken’ diye attığı twitlerle ortalığı fena karıştırdı.
Olaydan sonra Ebru şimdi bu kesim tarafından da
keşfedilmiş oldu, yani Ebru giderek daha büyük bir kitle tarafından tanınmış
oldu.
Ebru uzaktan izliyor olsa bile, tüm bu meclis gelişmelerinin şimdilik uzağında. O şimdi Türkiye’de bir yandan dondurma yalarken öte yandan hukuki sürecin kendisini nereye götürebileceği edişesi içinde.
Ebru’nun Türkiye’de gözaltına alınması Hollanda
medyasında büyük tepki ile karşılandı. Doğaldı bu çünki Ebru Hollanda medyası
içinde çeşitli gazete ve dergilerde yazdığı sivri köşe yazılarıyla tanınan,
bilinen bir kişi.
Olayın patlaması ardından Ebru’ya tepki olarak hertürlü
hakareti yağdıran Hollandalı Türklerin çoğu Ebru’yu daha önce hiç
tanımamışlardı. Çünki onlar genelde Hollanda medyasıyla pek ilgilenmezler. Yani
dünyalar çok ayrı.
Tepkilerin arasında çok sık rastlanan ‘- kim lan bu orospu? ‘ sorusu da zaten bunu
gösteriyor.
Ebru popületisinin bu decede yükselmesinden memnun olmalı.
Geçen gün attığı twitteki fotografta gülerek dondurma yalarken görünüyor.
Ebru olayı kısa bir sürede Türkiye ve Hollanda arasındaki
bir konu olmaktan çıkıp Ebru’nun kendisinin de şaştığı boyutta hızla büyüdü,
Dünya’ın çeşitli medya organlarına malzeme oldu.
Ebru’ya tepki olarak
‘hate mail’ ler yağarken, Ebru da Hollandalı Türkleri topyekün hakaret
topuna tuttu ve tavrını değiştirmeyeceğini yeniledi.
Bunun anlamı, daha bir süre bol hakaretli, belatından vuruşlar,
karşılıklı atışmalara maruz kalacağız demektir, çünki tüm medya'nın ağzının
suları akıyor. Konuya kilitlenmiş durumdalar. Muhtemelen, politik olduğu gibi sosyal konularıda içeren
bu ‘Drama’ uzatılabildiğince uzatılacak. Reyting önemli.
Evet, Ebru
Umar’ın twitleri pek bir fena twitler. Başına
gelenlerden ‘Nederturk’ dediği Hollandalı Türkleri sorumlu tutuyor, ‘-Tüm başıma gelenler sizin yüzünüzden
ahmaklar’-diyor.
Hollanda’da Ebru’yu savunanlar da var elbet.
Onlar Ebru
için, - attığı twitlerde düşüncesini
ifade ediyor ve bunda özgürdür, işi fazla abartmamalı- diyorlar.
Ancak bu
durumda Ebru’ya kızan, onu topa tutan kesim’in de twitleriyle düşüncelerini
ifade ettiklerini kabullenmek zorundayız sanırım.
Düşünce özgürlüğü dediğimiz şey’in içini taraflar kendilerine göre
doldurduğundan kavram kargaşası içinde bir sürü fırtına kopuyor. Oysa hukiki
açıdan çizgiler, sınırlar belli. Yani sorun yok....
Yok mu gerçekten?.
Söz konusu twitler düşünce suçundan ziyade hakaret
suçlarıyla ilgili. Bu da bizi zurnanın zırt dediği yere getiriyor.
Yasalara göre durum açık o hakaretler suç teşkil ediyor. Konu burada (Hollanda) da pek farklı değil. Hollanda
1800 lerden kalma kullanılmayan bu kanunu kaldıracağını söylüyor. Ama neden
şimdi?.
Bunun ardında bir savunma psikolijisi yatıyor. Kısa bir sürede öğreniyoruz ki bu kanunla
yargılanmış kişi var. Bundan bir süre önce Kral’a hakaret davasından sembolik
de olsa yargılanma yapılmış. Kanun henüz kalkmış değil ama bu konuda mecliste
görüşbirliği var.
Konuyu Mecliste tartışmaya açmadan kaldırılamayacağına
göre Hükümet zaman kazanmaya çalışıyor diyebiliriz. Kral’ın ve ailesinin,
sembolik falan da denilse halen belli bir gücü olduğu malüm onun tavrı da bu
konuda hükümetin elini bağlıyor olabilir. Yani bu iş uzayacak.
Ebru uzaktan izliyor olsa bile, tüm bu meclis gelişmelerinin şimdilik uzağında. O şimdi Türkiye’de bir yandan dondurma yalarken öte yandan hukuki sürecin kendisini nereye götürebileceği edişesi içinde.
Gazeteler ve sosyal medya da Ebru Umar hakkında
yazılanlara bakınca, Ebru sadece Erdoğan
taraftarlarından değil, Hollandalı bazı kesim de dahil olmak üzere, hemen hemen
her kesimden fena halde fırça yiyiyor.
Erdoğan hakkında attığı twitler ne içeriyorsa, kendisine beş kat fenası olarak
dönüyor. Çoğu düzeysiz, ‘ağıza alınmaz hakaretler’ ya da ‘ belden aşşağı’ türü
twitler ‘Hot topic’.
Son twitlerden de anlıyoruz ki, Ebru’nun ‘Nederturk’
twitleri Erdoğan karşıtı Türkleri de dahi fena kızdırmış. Eskilerin deyimiyle,
kendini ‘mürekkep yalamış’ aydın tayfasında gören bazı Laik kesim de ‘fena
halde twitler'le sahnede.
Ebru olayı basit bir hakaret olayını çoktan aştı. Tartışmalar
avrupa demokrasisinin düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, toplum
âhlakı gibi temel konularını sarsar nitelikte.
Nitekim Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin ağzından sıkca
duyduğumuz 200 yıllık bir demokrasi geleneğimizi ve kazanımlarımızı hakaret
gibi bir konuya sıkıştırıp ondan ödün veremeyiz. Bu katiyen mümkün değildir’
sözleri işin geldiği boyutu da göstermekte.
Sanırım bundan böyle Türklerin işi Hollanda da iyice
zorlaşacak. İçinde yaşadıkları Hollanda toplumu ile zaten çok sınırlı olan
ilişkileri daha da zorlaşacak.
Her iki kesimde de birbirine karşı giderek artan kindar
duygular büyüyor. Arada belki ticari
ilişkileri olanlar idare edebilecek ama sonuçta onlar dahi etkilenecekler.
Güvenler yok oluyor. Birbirlerine zerre
kadar güvenmeyen hatta kin duyup düşman belleyen insanların bir arada yaşaması
mümkün mü sizce?...
Ebru’yu çok kısa da olsa kişsel olarak tanıdım. O
zamanlar henüz kariyerinin başlangıcındaydı. Büyük bir sigorta şirketinde çalışıyordu.
Giyimi kuşamı ile tam bir modern iş kadını havasındaydı. İzleyebildiğim
kadarıyla o zamandan beri ayrkırı görüşleri vardı, çalışkan ve enerjik haliyle
dikkat çekiyordu.
Bir süre sonra iş
dünyası onu sıktı sanıyorum. Toplumsal, sosyal konular hakkında kesin görüşleri
vardı ve bunları çekinmeden her ortamda sertçe dile getiriyordu. Kadın olmasından
kaynaklanan ilgisiyle de, yabancı kadınların konumu, yabancıların uyum politikaları
gibi konularda çeşitli yerlerde yaptığı
konuşmalarıyla dikkat çeker olmuştu.
Daha sonraları iyi ilişkiler içinde
olduğu, Theo van Gogh ve çevresi içinde oldu. Fanatik islamcı bir Faslı
tarafından yolda bisikletle giderken saldıya uğrayıp boğazı kesilerek
katledilen ünlü yönetmen Theo van Gogh ve onun yakın çevresi ile yaptığı anti
islam çıkışlarıyla dikkat çekti. Theo van Gogh ve onun ekolü çizgisini bügün de
sürdürmekte. İslam hakkında tavrı biliniyor.
Ebru gerçekte oldukca zeki, bir o kadar da hırçın bir
kişilik. Özgür düşünce sınırlarının nasıl zorlanacağı derslerini Theo van Gogh
ve çevresindekiler den aldı, böyle yetişti. Geliştirdiği tavır içinden çıktığı
Türk toplumunda dar sınırları aşamamış yaşıtlarının değer yargılarıyla çatışan
bir tavır.
Sanıyorum çocukluk yıllarından itibaren yaşadığı süreç, kendisinin Hollanda daki Türk
toplumundan önemli ölçüde uzaklaştırıp, Hollandalı bir çevreye yönelmesine neden oldu.
Kendisinin de Hollandalı olduğunu zaten sıkca dile getiriyor ama çifte
vatandaş. Yani köklerini de inkar etmiyor. Aksi takdirde vatandaşlıktan
ayrılırdı.
Kendisini beğenirsiniz beğenmezsiniz ayrı konu ancak gelinen
noktada Ebru olayı aynı zamanda Türkiye ve Türkiye toplumu hakkında da çok şey
anlatıyor.
Değer yargılarının çakıştığı, uyuşmadığı sıkca vurgulanan
bir ortamda birey bu çelişkilere karşı nasıl tavır takınmalı? Bu şimdilik ahret sorusu gibi ama görülen o
ki, yaşananlar biraz da Türkiye’nin Modernite ile giriştiği bir çeşit güreş
müsabakasını andırıyor.
‘- Kişinin fikirlerini özgürce ifade edebilmesi, çekincesiz beyan edebilmesi....,
hayali bile güzel -’ derdi eski bir tanıdığım. Benim de
hemfikir olmadığım bazı sivri fikirlerini pek de özgürce ifade edemeden sizlere
ömür oldu. Vuruldu gençecik yaşında.
Yorumlar
Yorum Gönder
REACTIES