Manşet'ten Ergun Kula'ya yanıt

A.Palaz

Rotterdam'dan çok eski tanıdığım sevgili Ergun Kula, kısa bir süre önce varlığından yeni haberdar olduğum 'Manşet' adında aylık yeni bir gazetede 'Sağduyu çağrısı' başlığında bir yazı yazmış. Başlıktan da anlaşılacağı gibi Ergun Kula Hollanda'daki Türk toplumu arasındaki sürtüşmelerden rahatsızlığını dile getirmiş. 

Kendileri Facebook listemde olduğundan yazdığı yazı defalarca önüme düştü. Sevgili Ergun yazısına yorum beklediğini tekrar tekrar hatırlatıyordu. Kendisi ile eski muhabettimize dayanarak yorum çağrısına bir yanıt yazayım istedim. 


Yazının ikinci cümlesi biraz uğraştırdı beni ama ne demek istediği açık tabi. '- 2nci cümle şöyle; '- Burada yaşadığımız sorunların bir kısmınıda bizler, anavatan Türkiye'den buraya taşıyoruz galiba'.-


Bu galiba lafına fazlaca takıldım. Bence gereksiz kaçmış zira bunun nedenini kendisi iyi biliyor. Yazısında işte buna değinmiş.


Sevgili Ergun Kula Türkiyedeki seçme seçilme hakkının burada biz Türklere verilmiş olması her ne kadar olumlu bir gelişme olsada, uygulamada bunun Türkiye'de Hükümet için oy toplama, yandaş edinme planının bir parçası olduğunun farkında. 


Bu konunun beraberinde getirdiği siyasi gerginlik Hollanda da yaşayan bizler açısından pek de olumlu olmadı ne yazık ki.             


Konu Türkiye de yaşananların bir uzantısı olarak burada da insanlarımız arasında şiddetli kavgalara, ayrışmalara yol açtı.  


Bu konuda taraf olanların sert propagandaları, hakaretler, türlü suçlamalar, ağza alınmaz küfürlere varan laflar konuyu daha büyük boyutlara taşıdı. 


Sanki burada yaşadığımız ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, ırkçılık, AB de yaşanan ve bizleri de etkileyen ekonomik zorluklar gibi çetrefil sorunlar yetmezmiş gibi, üstüne üstlük Türkiyede oynanan kirli siyasete de alet edinir olduk. 


Eskinin döviz yumurtlayan makinası şimdinin oy devşirme aleti haline geldi


Yani bir türlü insan sıfatına sokulmadık çeşitli çıkarlar adına insanlar kullanılır oldu. Gerçi bazılarımız bunu küçük çıkarları için seve seve yaptı ve yapıyor ya,...

Sevgili Ergun sen de çok iyi biliyorsun ki, yakın zamanlara kadar çeşitli farklı görüşte olan Türk toplumu genelde buradaki göçmenliğin getirdiği sorunlar karşısında ortak kader birlikteliğini koruyabiliyordu. 

Kahvelerde, derneklerde, çeşitli ortamlarda çok farklı görüşlerde de olsak birarada olabiliyor, birbirini bazen zor da olsa olduğu gibi kabullenip karşılıklı şakalar bile yapabiliyorduk. 


Hollanda'da Türkiyeli göçmen olmanın getirdiği ortak kader birliği içinde sorunlarımızı farlılıklarımıza rağmen, çözmeye çalışıyor, dostca konuşabiliyorduk.  


Bilirdik O arkadaş şu'cu, bu'cuydu ama yine de bizden içimizden biriydi. Herhangi bir sorunu karşısında siyasi görüşü, inancı, ya da nereli olduğuna bakmadan yardımına koşabiliyor, birbirimizi koruyabiliyorduk.


Geldiğimiz nokta şimdi öyle mi?.


Şimdilerde aynı görüşü savunmuyor diye, bırak estek, köstek olmayı neredeyse birbirimize düşman olduk. Sosyal medya da bunun örnekleriyle dolu. 


Geçenlerde rastladığım eski tanıdığın bir twiti hayret edilir derecedeydi; ' gelenek ve göreneklerimizi bilmeyenlerle dost olmayın' diyerek eski dostlarına kin kusuyordu. Nedeni kendisi gibi düşünmedikleri, kendisinin tuttuğu siyaseti redettikleri içindi. 


Kısaca dostum yaşadığımız son yıllar bizi birbirimizden giderek daha çok koparmaktadır. Senin de yazında belirttiğin gibi, ne acıdır ki eski tanıdıklar artık birbirlerine selam bile vermez duruma gelmiş, hatta düşman olmuştur. 


Sen 30 yılı aşkın Hollanda'da yaşadığını ve bu gelişmeleri üzülerek izlediğini belirtiyorsun. Ben de 40 yılı aşkın bu ülkede yaşıyor ve yaşadıklarımızı efesle izliyor ve üzülüyorum. 


Bazılarımız sosyal medya adreslerindeki farklı görüşteki eski dostlarını alel acele silmekte.' Aman bu kişi ile dost olduğum görülmesin çıkarlarımdan olurum diye bir garip, riyakar, küçük hesapcı ve telaş içindeler. '- (bendekiler hala duruyor, kimseyi silmedim silmem. İsteyen beni siliyor zaten ve tabi hakkıdır :-).


Yazında önemli bir noktaya parmak basmışsın. 

Türkiye de yaşananlar doğal olarak bizleri yakından ilgilendiriyor çünki bağlarımız var, anamız, babamız, akrabalarımız, dostlarımız, sevdiklerimiz orada ve orası burada yaşıyor olsak da bizim geldiğimiz, artık her yıl ziyaret ettiğimiz cennet ülkemiz. 

Ne yazık ki son dönem de bazılarımız için cehennemi andırır halde. Kişilerin farklı çıkar hesapları olabilir o onları ilgilendirir elbette. Ama yaşananlar buradaki yaşantımız açısından da oldukca üzücü. 


Sen'de takdir edersin ki hükümetler dünya'nın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de geçici dir. Kalıcı olan Halk yani bizleriz. 


Tüm farklılığımıza rağmen yaşadığımız dostlukları küçük hesaplar, dünyevi çıkarlar adına silmek yok saymak, fırsatcı çıkarcı davranışlar o kişinin âhlakı, insani değeri hakkında çok şey söylüyor. 


Yarın bir gün farklı bir siyaset içinde olduğumuzda birbirimizin yüzüne nasıl bakacağız?... 


Ancak, artık ok yaydan çıkmış, insanların gerçek yüzü de görünür olmuştur. Belki de yaşadıklarımızın en olumlu tarafı bu. 


Ben seni, duygusal, iyi niyetli, ayrım gözetmeksizin herkesin derdine ortak olan güzel bir insan olarak tanıdım. Yazında da bahsettiğin gibi üzüntünü anlıyorum ancak, bence her şeye rağmen sakın ümidini yitirme ve olduğun gibi hep öyle kal.


Bu konuda uzun uzun yazabilirim ama anlatacaklarımın bir çoğunu zaten yazmaktayım. Yazılarımı okuyanlar da biliyor.  


Sana son olarak söylemek istediğim, artık bu saatten sonra iyi niyetli, yumuşak, suya sabuna dokunmayan sözler kafi gelmiyor. 


Zira karşı taraf her türlü kötülüğü yapabileceğini gösteriyor. Hakaretlerden, okkalı küfürlerden, vatan hainliğine kadar her türlü çamuru atıp, kendisini bir bok sanan insan müsveddeleri ile karşı karşıyasın. Eh!, biz de onlara çiçek atacak değiliz artık. 


Kısaca kılıçlar iyice bilenmiş durumda.


Düşündüklerini, doğru bildiklerini hiçbir etki altında kalmadan özgürce söyleyebilmelisin. Kavgayı biz istemedik ama kavgay'sa kavga. Sana dostca önerim kalemini artık traşla,


Manşet'te sana başarılar dilerim. 


Kal sağlıcakla.




    

Yorumlar

Popüler Yayınlar