Brexit ve AB'yi çökerten çılgın Türkler



 Artis hit back at Brexit’ : I feel nothing but rage’.
‘I blame you, David Cameron’...‘ - I hope my kindness grows back. Until then, I’ll call this ‘ historically democratic event’ what it was: a jostle for prefect fragged by racist’.                                                                                                                                ( Lucy Prebble – Photograph)


Bazıları inanmamakta pek ısrarcı oldular ama aslında beklenen oldu.                 İngiliz halkının % 52 si AB’den ayrılmayı seçti. (%52 ‘ye karşı- %48).

AB’den ayrılmayı isteyen ‘eurosceptici’ kesim, zafer kazanmanın şarhoşluğu içinde biran o eski günlerin ihtişamlı imparatorluğu ‘Büyük Britanya’sının tekrar geri geleceğini düşledi.




Kazanan taraf; ‘- Biz zaten baştan beri karşıydık. Euro’yu kullanmadık. Brükseldeki AB parlementosunda alınan kararlara hep itiraz ettik ama dinletemedik’ diyor.



AB Parlamentosu epeydir ekonomik kriz ve göç gibi büyük sorunlar karşısında aciz durumda, çözüm üretmekte, bocalamaktadır.

Giderek artan sorunlar sonucu artık ‘halk’lar’ nezninde güven yitirmiş bu kurum zaten epeydir AB halklarının tepkisini çekmekteydi.

AB nin yönetimine tepkiler sadece AB den ayrılış zaferini sahiplenen partiler tarafından değil, diğer başka parti ya da görüşteki kuruluşlar, kısaca genelde tüm İngiltere halkı tarafından geliyor. Yani neredeyse hiç kimse AB nin yaptıklarından hoşnut değil.                   

Yanlış politikalar sonucu artan sorunlar, refah düzeyinin giderek yitirilmekte olması, göç(men)ler, toplumun her kesiminden tepkilere maruz .




Aslında İngiltere AB nin genişlemesine hep karşı olmuştur.
Kendisini hem AB içinde hem de dışında tutan özel bir konumdadır.             Ancak bu özel konumu diğer AB üyeleri nezninde sürekli sorun olarak görülmüştür. 

Cameron hükümeti çeşitli kampanyalarla AB de kalmayı savunmuş ama bunun nasıl birşey olacağını pek de iyi açıklayamamış, halkını ikna edememiştir.

AB parlamentosunun aldığı kararları üye ülkelere dayatmaya çalışması, bu durumun bir çok ülkenin yasalarıyla çelişmesi, Brüksel de alınan kararların üye halkların onayı alınmadan geçiştirilmesi,tüm bunlara tepkiler giderek büyümüş ve bu günlere gelinmiştir.

Kısaca AB nin şu andaki yöneticileri ‘avrupa idealleri’ diye bilinen ilkelerden genelde sadece (ekonomik) kısmı ile ilgilenmiş, diğer değerleri, ilkeleri ihmal etmişlerdir.

AB den ayrılış konusunda zafer kazandıklarını idda eden kesimlerin (parti ya da stk) konumlarına bir bakalım. Kim’ler bunlar?...

‘Genelde’ populist partiler, muhafazakâr sağ, aşırı sağ, aşırı sol, ırkcı oluşumlar v.d.herşeye karşı protest gruplar.

İngiltere referandum da dikkat çeken önemli bir konu var.
AB’den ‘exit’ diyenlerin çoğunluğu eski nesil dediğimiz yaşlı muafazakâr kesimden oluşurken AB içinde kalmayı savunanların çoğunluğu ise genç nufus.



Gençlerin referandum sonuçları ardından tepkisi kayda değer; ‘- sizden ‘utanç duyuyoruz’ . I feel nothing but rage’. ‘I blame you, David Cameron’...
İngilteredeki referandumun tek galibi popülizm olmuştur.

Genelde aşırı milliyetçi, göçmen ve islam karşıtı popilst kesim, kampanyada kullandığı sözlerle halkın gelecek hakkındaki endişesini iyi kullanmış, suçluyu kendi dışında aramasına vesile olmuştur. 

Ülkedeki tüm göçmenler (ağırlıklı olarak da bu ülkede yaşayan Polonyalılar) bundan payını almaktadır.

Ne var ki, referandumun ertesi günü exit oyu kullanan bazı kesimde ‘birden uyanma hali’ gibi bir durum hasıl olmuş, yahu biz ne yaptık?diye kendine sormakta, yaptığı işin doğruluğundan şüphe eder halde, pişmanlık duymaktadırlar.

Referandum’dan çıkan sonuç, ‘exit’ kampyasını yürütenleri bile şaşırtmış olmalı ki; ‘ bu kadarını biz dahi beklemiyorduk’ demekteler. 

Başarılarından çok korkmuş olmalılar ki, exit’in en önemli iki lideri Gove, ardından Nigel Farage, bu başarıdan korkup istifa ettiler.

Öyle ya, sorumluluk alsalar kim’i kime şikayet edecekler ki.

AB yi Türkler mi yıktı?

Referandum için 4 ay gibi uzun bir süre sert kampanyalar sürdürüldü.
Bu kampanyaların önemli bir bölümünü izleme şansım oldu. Televizyonlardaki tartışma programları da oldukca hareketli geçti.

Exit diyenlerin yer yer kaba yabancı düşmanlığı, islamofobi, ırkçılık gibi aşırıya kaçan söylemlerini bolca izledik. Türkiye’nin adının anıldığı sadece bir pankarta rastladım. ‘

‘Türkler 78 milyon, geliyorlar!’ diyen saçma ve Türk düşmanlığını kullanarak halkı korkutup kendi safına çekmeye çalışan düzeysiz sloganlardan oluşan bir kampanya.

Türkiye’nin ‘muhtemelen’ AB’ye girebileceği söylemi genelde pek rağbet görmedi. Cameron’un ; ‘Türkiye mi?..hmmm, olur. Belki 3000 yılında’ lafı da aslında iç tribünlere söylenmişti... belki’ ama bazı Türk basınında çıkan haberlere bakarsak,Türkiye verdiği büyük korkuyla AB yi fena çökertmişti.

Her olaydan kendine bir pay çıkartma uyanıklığı, propaganda’nın olmazsa olmazı. Her yerde bu böyle, tabi ki bizde de.

Oysa AB ne Türkiye yüzünden, ne ekonomik kriz’den, ne de korkuyla beklenen büyük göç dalgası ihtimaliyle çökmekte. Bu konuların olumsuz etkisi büyük evet, ama henüz ortada bir çökme falan yok. Tersine AB ye girmek için sırada bekleyen bir çok aday var, bir sürü de sorun.

Yine de AB’nin son geldiği nokta temelden bir sarsıntı geçirdiğini söyleyebiliriz. Yıkılır mı yıkılmaz mı şimdilik bilinmez?.

Bence henüz değil.

Asıl çökme, artık sabrı taşan halkların yeteneksiz yönetecilerin dünya’ya ve kendilerine verdiği zararlardan bıkmış olmasından, şeffaf, adil olmayan despot yönetimlerden kurtulma talebi yüzünden olacak.
İngiltere gençliği refanduma verdiği yanıtta da bunu göstermekte. 


Geleceklerini ayrılışta değil, tüm halkların birleştirici gücünde görmekte. Kendilerini bir İngiliz’den çok avrupalı görmekteler.

Bu söz bazıları (aşırı milliyetçiler, muhafazakâr büyükleri) için belki manidar sözler. Ne var ki genç’lik köklerinin farkında ve bunun kendilerini bir avrupalı olarak görmelerine engel olmadığı görüşündeler.

Bir başka dikkat çeken olay; yeni bir refandum çağrısı.

Sonuçlar ardından gelen açıklamalar seçmen kesminin kafasını karıştırmış olmalı. Exit oylarının duyguların etkisi sonucu olduğu ve pişman olanların çoğaldığı söyleniyor.

Hemen akabinde ikinci bir refarandum çağrısına 2 mln. dan fazla kişi imza atmış durumda.

Yasaya göre 100.000 imza toplandığında konu parlementoda gündeme taşınmak zorunda. Yani İngiltere AB konusunda ‘ aldatıldık’ diyenlerin artmasıyla  ikinci bir refanduma hazırlanıyor.

Bu arada İskoçlar da İngiltereden ayrılmak için refandum çalışmaları başlattığını duyurdu.

Halk arasında Gove, Johnson ve Frage (exit ‘ciler) tarafından kamuoyunun manipüle edildiği görüşü giderek yaygınlaşıyor. Bu nedenden ikinci bir refandum istenmekte.

İkinci refarandum’un da manipüle edilebileceği söylentileri ise işlerin iyice karışacağına işaret.

İngiltere bu referandum sonunda hemen AB den ayrılmış olmuyor. Ayrılmak için uyulması gereken bir prosödür var (Article 50) ve buna göre ayrılmanın, tahminen iki (2) yıl sürmesi bekleniyor.


Tabi bu arada ikinci bir refandum sonucu farklı çıkmazsa.                            
Sonuç; İngilizler şimdi hepbir ağızdan, ‘Ayrılsak da Beraberiz’ şarkısını söylüyorlar.

Yorumlar

Popüler Yayınlar