Panik her yerde ! ...
Önce Yeni Anayasa
nın içeriği hakkında halkın yetersiz bilgilendirilmesine tekpkiler oluştu.
Ardından taslak meclisten tartışmalı bir şekilde geçti ama Cumhurbaşkanına
gönderilmesi işi uzadı.
MHP nin taslakda
değişiklik yapıldığı iddası ile taslak üzerinde oynandığı şüphesi arttı.
Ne var ki geç de
olsa taslak Cumhurbaşkanına gönderildi. MHP nin taslakta nasıl bir değişiklik
yapıldığıı ile ilgili şikâyetinin gerçekte ne olduğu hala tam açıklığa kavuşmuş
değil.
Hükümetten
yapılan açıklamada imlâ hataları olduğunu dile getirildiyse de pek inandırıcı
olmadı. Taslak şimdilik Cumhurbaşkanı önünde beklemede. Bu beklemenin nedeni,
toplumun nabzını daha iyice okumakla, gelişmelere göre taktik geliştirmekle
ilgili olmalı sanıyorum.
Anayasa taslağı
ile ilgili önce şunu belirtmekte yarar var. Sanıyorum toplumun büyük bir
kesiminde yeni bir anayasa gerektiği konusunda aslında tam bir mütabakat var.
Yani toplumun her kesiminden 1980 Cuntası artığı bir anayasa dan kurtulup daha
özgürlükçü çağdaş bir anayasa için onay var.
Sorun hazırlanan
taslağın bazı bölümlerinin toplumun tüm kesimlerinin görüşü alınmadan
meclisteki tüm partilerle uzlaşarak ortak olarak hazırlanmamış olması.
Başbakan dahil
bazı AK Parti yöneticilerinin demeçleri bu konuda uzlaşmadan uzak ve dayatmacı
tavırları doğal olarak bazı çevrelerde tepki çekiyor. Geçtiğimiz günlerde
Başbakanın televizyonlardan izlediğimiz konuşması da oldukça tepki çekti.
Bir başbakandan
beklenmeyen tavırla söylediği ifade edilen sözleri AK Parti nin dayatmacı
tavrına örnek gösterildi. Başbakan tv deki konuşmasında – Yok öyle kardeşim,
alışacaksınız demokrasiye- demesi, ardından refanandum hakkında söylediği
sözler bir Başbakana hiç yakışmıyor’ dendi. Referandum da ‘Hayır’ diyenleri ya
Fetöcu ya da terörist ilan etmesi, -değişime ayak diretenler yok olacak- gibi
sözleri ise sanırım geldiğimiz hazin son konumun göstergesi.
Tüm bunlar
yaşanırken halen bazı kentlerde süren OHAL ve ardından geçen gün TV yayınlarına
getirilen yasaklar, dolayısı ile halkın değişik kanallardan farklı haber alma
özgürlüğünün kısıtlanmış olması,
AK Parti propagandasının giderek sertleşmesi,
referandum konusunda süren kıyasıya karşılıklı sert tartışmalar, MHP tabanından
Hayır çıkacağı söylentileri, dahası AK Parti kanadında da çatlak seslerin
çıkması, hepsi Nisan ayındaki referanduma kadar toplumda tansiyonun giderek
artacağına işaret.
Tartışmalarla
ilgili sosyal medyada da kıyasıya kavgalara şahit oluyoruz. Zaman zaman
tarafların algı operasyonları, yalan yanlış haberler (şu sözde bakanlığın
tebligatı denilen, bundan böyle kamuda iş yerlerinde vs. Hayırlı günler,
Hayırlı Cumalar vs. gibi sözlerin kullanılmamasını anlatan uyduruk yalan haber
gibi), ağza alınmayacak suçlamalar, küfürler gırla giderken halk arasında
huzursuzluğu iyice arttırıyor. Korku ve güvensizlik giderek doruğa tırmanıyor.
Tüm bunlar ülke adına utanç verici bir tabloyu oluşturuyor.
Referandum da
halkın önünde iki seçenek var, Evet ya da Hayır. Görülen o ki, Hayır diyenler şimdilik başı
çekmekte ve bu da hükümet taraftarlarını daha sert olmaya itiyor ve ortam iyice
geriliyor.
Evet
kampanyasında nabız yoklamak amacıyla öne sürülen Evet’ci ünlüler,
Futbolcuların videoları bolca izleniyor, ancak bunların yetersiz kaldığı da
açık. Kampanyanın sertleşmesine neden biraz da bu girişimlerin toplumda pek
tutmamış olması. Muhalefet ise kısıtlanmış olanaklarıyla pek etkili olamıyor.
Kampanyalarda en
dikkati çeken taraf, bağımsız kuruluşlar, çeşitli meslek grubları ve halk
tarafından spontane oluşan ‘Hayır’ kampanyaları. Futbol taraftarlarının tribünlerde
şu eski İzmir marşının binlerce ağızdan söylenmesi Evet cileri en çok
korkutanlar arasında. İşin en ilginci ise geniş halk kitlelerinde Hayır’a
katılımın artması ve sokaktaki halkın genelde Hayır deyişi.
İşte bu durum AK
Parti kesimini en çok korkutan hatta panikleme noktasına getiren durum.
Geçtiğimiz gün medyadan izlediğimiz şu ellerinde silahlarla ‘Hayırcıları
bekliyoruz’ diyen AK Parti taraftarı gençlerin utanç veren tavırları tüm bunlar
huzursuzluğu artırmaktan başka, gerçekte AK Partiye zarar vermekte (iyi ki
hemen savcılık harekete geçti ve bunları yakalattı. Umarız gerekli cezalarını
bulurlar). Ne yazık ki bu tür zorbaca tavırlara her gün şahit olmaktayız.
Tüm bu olaylar,
giderek artan bu zorbaca tutumlar, AK Parti de panik havasını da iyice açığa çıkarıyor.
Onlar da bu olayların Hayır'cılara yaradığının farkına varmış olmalılar. Yine de bu duruma dur diyen yok. Umarız
tansiyonu düşürürler yoksa durum fena.
Tüm demokratik
ülkelerdeki referandumlarda olduğu gibi, gerçek demokrasilerde halkın önünde
iki seçenek var. Ya Evet diyecek ya da Hayır. Hayır diyenlere karşı şiddete
varan bir tutum nasıl açıklanabilir ki?...
Evet varsa Hayır da olacak. Bu
seçenek Halkın en doğal hakkı. Başbakanın da dediği gibi madem bu halk
demokrasiye alışacak o zaman Hayır’ı önlemek için bazı Ak parti taraftarlarının
zorbalığına ses çıkarmamak nasıl bir demokrasi anlayışıdır ki?...
Tüm
yaşadıklarımız halk arasında, hatta ailer içinde bile insanların birbirine
düşman kesilmesine yol açmaktadır. Bu durumda halkın birbirine kırdırılması
için ülkemizin gerçek düşmanlarına hiç bir iş
bırakılmamaktadır.
Toplu cinnet mi
geçiriyoruz? Bu mudur istediğimiz demokrasi?...
Bazıları tarihe
gömülmüş Osmanlıyı tekrar hortlatmaya çabalarken bazıları da uzunca bir süre
Askerin vesayetindeki katı rejimi bu güne tercih ediyor.
Aslında bize
gereken ne O’ ne de Öteki.
Asıl özlemini
çektiğimiz toplumsal uzlaşma ile yeniden yazılacak gerçek demokratik yeni bir
anayasa ve yeniden saygı duyulacak bir siyaset ile adaletli, güvenli, huzurlu
insanca bir yaşam.
Bunun için de
önümüzde çok kısa bir zaman kaldı.
Sağduyunun galip
gelmesidir dileğimiz.
Yorumlar
Yorum Gönder
REACTIES