GÜNDEM İSTANBUL

                                                                                                                                           


İSTANBUL VS  ISTANBUL

Aslında iki İstanbul var.

Bir İ ile yazılanı ' İstanbul' diye, bir de I harfi ile yazılanı, yani 'Istanbul'. 
I ile yazılanı İstanbul lehçesine daha yakındır diye de söylenir ama tarih boyunca  daha başka bir çok ismi olmuştur İstanbul'un.

Dünya da üç büyük imparatorluğa başkent olmuş tek Şehir.
Her dönem cazibe merkezi olmuş. Her açıdan hep 'muhteşem' bir kent İstanbul.

Yenikapı arkeolojik kalıntılarından öğrendiğimize göre tarihi 8500 yıl öncesine uzanıyor.                    İlk bulgular MÖ. 667 de Antik Yunanistan'daki Megara'dan gelen Dorlar hakkında . Dor'lar buraya gelince  burada bir koloni kurmuşlar ve yeni kralları Byzas şerefine buraya 'Byzantion' adını vermişler.

Kent 330 yılında Roma imparatorluğunun başkenti olunca, Latince dilinde 'Yeni Roma' anlamına gelen 'Nova Roma' demişler adına ama bu isim pek tutulmamış.
337 yılında imparator Konstantin ölünce  o'nun anısına bu defa'Konstantinopolis'. Yani Konstantin'in Kenti denmiş. Bizans imparatorluğu boyunca da bu isimle anılmış.

Çeşitli dil ve medeniyetlerde farklı isimlerle anılmış.

Osmanlı imparatorluğu 1004 yıl Byzantion 1116 yıl'da 'Konstantinopolis diye adlandırılan bu şehri feth ettikten sonra isminin ne olacağı tartışmalarına pek girmemiş.  Bir tek Sultan III Mustafa Han (1717-1774) hattı hümayunlarında özellikle İslam şehri anlamına gelen 'İslambol'u kullanmış.

Tesadüf mü bilemem ama sayın C.Başkanı da geçenlerde İstanbul ile ilgili bir konuşmasında kullandı bu 'Islambol'u...

Danışmanları uyarmış olmalı diye düşünüyorum ama bilemem neden bu ismi seçti.
Osmanlı sultanları arasında bir tek bu Sultan III Mustafa'nın kullandığı isim İslambol. Bu sanki biraz talihsiz bir seçim gibi. Zira III Mustafa Han devri, Rus savaşları, yenilgiler sonucu, Osmanlının çöküş günlerinin de tanığı.  Bu yenilgiler sonucu Sultan da bir zaman sonra buna dayanamayıp kahrından ölmüş zaten. Bazı resmi belgelere göre kalp yetmezliği ölüm nedeni. 

Sultan III Mustafa'nın yaşamı aslında acıklı bir drama.                                                                            İhtişamın doruk yaptığı dönem olan 'Lale devri' çocukluğu geçiren Sultan Mustafa Han, Babası Sultan III Ahmed'in  Patrona Halil isyanı ile tahttan indirilmesiyle tam 27 yıl kafes hayatı yaşamış. Oldukça dindar bir kişilik diye bahsediyor bazı kaynaklar.

Tahta geçtiği yıllar Avrupa'da Yedi yıl Savaşları' sürüyor. Ruslar bir taraftan bastırıyor, Balkanlarda Slav halkları ayaklandırıyor.Kırım işgal ediliyor, ardından balkanlardaki kayıplar derken çeşme limanında Osmanlı donanmasının yakılması, kısaca Osmanlının dünyada artık en büyük güç olmadığı gerçeği, bir devrin sonu. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, üstüne üstlük bir de şehrin yarısını yıkan o ünlü İstanbul depremi işte tam da bu Sultan Mustafa Han döneminde yaşanıyor. Yani adamın talihine bakın!

Sultan III Mustafa Han ile ilgili İstanbul Osmanlı devlet arşivlerinde ve diğer şehir kütüphane arşivlerinde epeyce bilgi var.                   
Dönem, Osmanlı tarihinde imparatorluk adına üzücü olayların geçtiği bir dönemi kapsıyor. 

Biz Sultan II Mustafa Han'ı burada bırakıp İstanbul'un ismine dönelim. 
Osmanlı döneminde  Konstantiniyye', Stanpolis, Dersaadet, Asitane, Darülhilafe, ve Makarri Saltanat olarak da adlandırılmış. 

Şehrin adı Cumhuriyetin ilanından sonra ' İstanbul' olarak kabul edilmiş.

Konstantinopol isminin 'Yunan ya da Rum geçmişini hatırlatttığından bu ismi pek sevmeyen halk'ın İstanbul'u seçtiği de söylenirse de bu doğru değildir.

Konstantinopolis adını, bilindiği gibi imparator Konstantin'den alır. İmparator Konstantin ne bir Yunan'lı ne de Rumdur. Kendisi Roma'dan gelmiş ve bu şehri kurmuş bir İtalyan'dır ve tek kelime dahi Rumca bilmemektedir. (Bu arada Roma ile İstanbul arasındaki benzerliğe bakınca, Roma şehri'nin de aynı İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuş şehir olduğu görürüz. Belki de bu Roma'lı Konstantin'in burayı neden seçtiği konusunda bize bir fikir verebilir).

Asıl Rumca'dan gelen İstanbul adı dır. Kelime kökenine bakarsak 'Şehre' demek olan 'Stan' ile, Şehir anlamına gelen 'Polis' kelimelerin birleşiminden oluşmaktadır.

'Şehre doğru' anlamında 'Stanpolis', Rumca Şehre doğru. Stanpolis zamanla İstanbul'a dönüşmüş...

İstanbul'un adının nereden geldiği belki önemli ama, konum olarak tam neresi olduğu da bir o kadar
önemli bir konu.

Bakın işte burası çok önemli!...

İstanbul denince eskiden surların içinde kalan bölümden bahsedermiş insanlar.
Karşı dedikleri yer ise Galata. Kadıköy, İstanbul dışında uzak bir bölge. Adalar var ama onlar da mevsimlik. Hatta Boğaz bile İstanbul sayılmıyor. Surların dışında kalan hiçbir yer İstanbul değil o zamanlar.

Osmanlının (Sultan III Mustafa Han hariç) pek isim tartışmalarına girmediğini söylemiştik. Resmi devlet yazışmalarında 'Hilafetin Merkezi' anlamında ' Darülhilafe' ve saltanatın merkezi anlamına gelen 'Makarrı Saltanat' kullanılmış.

Bu arada günümüz siyasetinde şu sıralar bazı kesimlerde pek rağbet gören 'Osmanlıcılık' sevenleri heyecanlandıran bir cümle ile bağlayalım; (O dönemin düşüncesine göre) Kim ne derse desin, burası 'Darülhilafe'dir, 'Makarrı Saltanat'tır.

Bu görüşü farklı açıklayanlar olduğu gibi, bunun Osmanlı hoşgörüsü olduğunu söyleyenlerde var. Bunlara göre isim konusunda hoşgörü yanı sıra bir duruş var. Bu tüm tartışmaların üzerinde, kendine güvenen, büyük bir devlet olduğunu gösteren bir duruş.

Şimdi ne dersek diyelim, Nereden nereye gelirsek gelelim, dönüp dolaşıp geleceğimiz yer  yine galiba hep İstanbul. 

Keşke sayın Başkan o lafı dememiş olsaydı. - İtiraf edelim ki biz bu şehre çok ihanet ettik!..

Evet, değişim kaçınılmaz belki ama, ne yazık ki İstanbul eski güzelliğinden pek çok şey kaybetti. Tarih boyu ismi konusunda olduğu gibi çehresi de sürekli değişikliğe uğradı İstanbul'un.   
Takdir edersiniz ki, bu değişikliğin günümüzde olumlu bir değişim olduğunu söyleyebilmek pek de kolay değil. Sayın Başkan'ın itirafı da bunu anlatıyor aslında.

Yine de kent'in eski ihtişamının izleri halâ görülüyor. Hani şöyle bi gayretle, biraz tozu alınıp, etrafı silinip süpürülse, bir çeki düzen verilse belki, tekrar ...

İşte O' şehir yine gündemde. Doğup büyüdüğüm şehir. Hakkında çok şey yazılıp, çizilen ve bundan sonra da daha çok yazılıp çizilecek,söylenecek olan o' muhteşem şehir İstanbul.

Bir isim de ben uydurdum sana;

'Şehr-i Muhteşem!'...


'İstanbul'da var bir seçim' telaşı 

Oldukça tantanalı geçen ve 23 haziranda tekrarlanacak olan  İstanbul Belediye seçimleri nedeniyle yine gündemimize oturdu. Aslında o hep gündemde. En azından benim gündemimde.
Tabi sadece benim gündemimde olduğu için değil, sayın Cumhur Başkanın da söylediği ölçüde, 'çok ama çok önemli bir kent İstanbul'

 - İstanbul'u kaybedersek ayağımız takılır, tökezleriz, Türkiye tökezler!...

Geçen gün konuşmasında yine İstanbul vardı sayın Başkanın;

- Burası Konstantinopolis değil, burası İslambol. Bazıları burayı Yunanlı yapmak istiyor ....

- Şey, başkan 'Konstantin' Yunanlı değil, Romalı bir İtalyan- diyesi geliyor insanın ama biz onu boş ver deyip şu İstanbul'un tarih boyu isimlerinden bazılarına bir göz atalım.


Grekçe'de - Vizantion

Latince'de - Byzantium, Antoninya, Alma Roma, Nova Roma

Slav dilinde -  Çargrad, Konstantingrad

Viking dilinde - Miklagord

Ermenice- Vizant, Stimbol, Esdambol, Eskomboli.

Arapca'da - Bizantiya, el- Mahsura, Kustantina, el - uzma

Selçuklu'da -  Konstantiniyye, Mahsura-i Konstantiniyye, Stambul

Osmanlıca'da -  Dersaadet, Deraliyye, Mahsura-i Saltanat, İstanbul, İstambol, Darü s saltanat-ı Aliyye, Asitane-i Aliyye, Darül - hilafetü 'l Aliyye, Payitaht-ı Saltanat, Dergah-ı Mualla, südde-i Saadet...

Ben 'Şehr-i Muhteşem' dedim,

siz hangisini tercih ederdiniz?



A.Palaz

Düşün Yazıları- 2019

Yorumlar

Popüler Yayınlar