İlk Kurşun, iki Hasan


‘Gazeteciysen boyun eğmeyeceksin,                                                                           
 boyun eğersen gazeteciyim demeyeceksin’
(UĞUR MUMCU)



 


İzmir 15 mayıs 1919

İşgal güçlerinin resmi geçişi sırasında Hasan Tahsin isimli bir gazeteci birden öne fırlar ve silahını ateşler. Tarih sayfalarına ‘ilk kurşun’ olarak geçen olayda Hasan Tahsin işgalcilerin süngüleriyle şehit edilir. 

Bundan tam 101 yıl önce yaşanan bu olay ile sonra İzmir halkı isyanı başlatır ve direniş dalga dalga tüm yurda yayılır. Kurtuluş savaşının başlangıcı olarak da tanımlanan olay Cumhuriyet tarihinde bir sembol olur.

Hasan Tahsin hakkında bu güne kadar çok şey yazıldı çizildi ama aslında geçmiş tarihimizin ilk basın şehidi Hasan Fehmi’dir. 
Hasan Fehmi

Gazeteciler Cemiyetinin bildirisinde adı geçer ve kendisinden ilk basın şehidimiz diye bahsedilir.
Her iki isim hakkında da çeşitli söylentiler, çeşitli iddialar vardır. Örneğin Hasan Tahsin’in Türk olmadığı, aslında zamanın MİT’i Teşkilat-ı Mahsusa mensubu, yani ajan olduğu çeşitli kaynaklarda yazılıdır. 

Bu konuda en dikkat çekici yazı olaya farklı bir bakış açısıyla yaklaştığını söyleyen islamcı yazar Abdülkadir Dilipak’ın yazdıklarıdır. 
- Hasan Tahsin Türk bile değildi, İzmir de Yunan denize falan dökülmedi. İngilizler Mustafa Kemal’in dediği gibi – geldikleri gibi gittiler- tek kurşun dahi atılmadı iddialarında bulunur. 

Bazı kaynaklarda ise Osmanlı döneminde doğmuş olan Hasan Tahsin’in isminin aslında Osman Nevres olduğu, bir Türk Milliyetcisi ve Yahudi kökenli olduğu yazılıdır. 

Dilipak’a göre İngilizler kendileri çekip gittiler.

İlginçtir bazı kaynaklarda da Hasan Fehmi’nin aslen bir Arnavut olduğunu yazılıdır. Hasan Fehmi zamanın yönetimine sert yazılarıyla tanınır. Galata köprüsünde hain bir saldırı sonucu sırtından vurularak öldürülür.

Velhasıl sonuçta Cumhuriyet değerlerine karşı görüşlere göre bu insanlar Türk bile değildir, İzmir olayı, Yunanın denize dökülmesi, hepsi uydurmadır.

Hasan Tahsin hakkında dikkati çeken bir başka kaynak da Eyüp Şahin’in yazdığı ‘HASAN TAHSİN GERÇEĞİ’ isimli kitabıdır.

Kaynaklar biraz araştırılınca anlaşılıyor ki her kesim kendi kahramanını yaratıyor, karşı safta olanlarda bu yazılıp çizilenleri kendine göre çürütüp kendi kahramanlarını yaratmakta.

Tarihimizde Gazeteci katliamları oldukça çok. Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Hrant Dink gibilerinin katli ise yakın tarihimizde en üzücü olaylardan biri olarak hafızalarımıza kazındı.

Hangi kesimden olursa olsun, kalemini satan gerçekleri çarptırıp bazı odakların hizmetinde mesleğine ihanet eden gazeteciler tarih önünde mutlaka hak ettikleri yeri alacaklar. 

Tüm bu durum gösteriyor ki, Tarihimizi doğru dürüst öğrenmemiz çeşitli kesimler tarafından engellenmekte ve en acısı gazetecilik gibi bir mesleği icra edenlerin yazıları nedeniyle katledilmeleri ya da hapislerde çürütülmeleri ne yazık ki ülkemizin içinde bulunduğu anti- demokratik yapıyı da gösteriyor.

Tekrar Uğur Mumcu’ya dönelim ve;

‘Gazeteciysen boyun eğmeyeceksin, 
boyun eğersen gazeteciyim demeyeceksin’

Yorumlar

Popüler Yayınlar